
At Yarışı üzerine röportaj formatında her Pazartesi akşamları yayınlanan Harbi Analiz köşemizin ikinci bölümü için hazırız. Bu bölümde, uzun yıllardır sevdiğim yarışsever dostlarımdan olan Kerem Özbay ‘ın fikirlerini öğreneceğiz.
Harbi Analiz 2. Bölüm
A.Kandemir : Öncelikle söyleşimize katıldığın için teşekkür ederim Kerem. Biraz kendini tanıtır mısın ?
K.Özbay : Asıl ben teşekkür ederim Beni böyle bir işte uygun gördüğün için. İsmim Kerem Özbay. 13 Ağustos 1992 tarihinde Eskişehir’de doğdum. Eskişehir de ikamet etmekteyim.
A.Kandemir : Bizlere ilk kez at yarışları ile hangi yıllarda ve nasıl tanıştığını bahsedebilir misin?
K.Özbay : İlk kez at yarışları ile 2001 yılında babamın sayesinde tanıştım. Babam kendi bütçesi dahilinde sürekli olarak müşterek bahislere iştirak ederdi. Çocuklar da babalarının yanından ayrılmaz ya her seferinde ganyan bayilerine beraber giderdik . O sayede atlar ile tanıştım. İlk izlediğim yarış Ağakaraca ’nın 2001 yılında kazandığı Cumhuriyet koşusudur. O günden bu güne hastasıyım bu sporun (: 2005 yılından itibaren internetin etkisiyle birlikte yurt dışı yarışlarına merakım oldu. O zamandan bu yana kendi fikirlerim oranında bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Sizin gibi değerli ağabeylerim sayesinde gitgide daha da fazla seviyorum bu işi.
A.Kandemir : Atçılıkta Kasım ayı gündem maddesi olan TJK ile Bakanlık arası sözleşme sence uzatılır mı? Sektörü Bakanlık özelleştirmeli mi? Konu hakkında düşüncelerin neler?
K.Özbay : Bu konuda kapsamlı bir bilgim olmadığını söyleyebilirim. O yüzden buradan ahkam kesmek istemem. Ancak benim görüşüm at yarışlarının özelleştirmesinden yanadır. Ancak bu özelleştirme doğrultusunda mevcut yönetimler ve bakanlık arasında nasıl sorunlar çıkacağını kestirmek az çok zor değil. Büyük sorunlarda olabilir. İlk başta dediğim gibi yabancısı olduğum bir konuda bir şeyler yazıp ta saygısızlık yapmak istemem.
A.Kandemir : Mevcut TJK yönetimi sence başarılı mı ?
K.Özbay : Şimdi başarı göreceli bir kavram bana kalırsa. Kime göre nasıl başarı ? Ben herşeyden önce sıkı bir yarış severim. Ben bu açıdan bakıyorum olaya. Atım yok, müşterek bahislere çok nadir katılırım. Ahır problemim yok ve belli başlı herkesin bildiği sorunlar var. Ben bu kısımda olmadığım için başarılı başarısız bu konu çokta ilgilendirmiyor beni. Ben işin göze ve kulağa hoş gelen yarışçılık- yetiştiricilik kısmındayım. Ki yeni yönetim veya bir önceki yönetim gibi benim içimi kıpırdatıcak hiç birşey yapmadı bana kalırsa.
A.Kandemir : Ülkemizdeki seyisler, antrenörler ve jokeylerin yurt dışı gözlemlerine göre artısı eksisi ile bize özetler misin ?
K.Özbay : Seyisler bilinmeyen kahramanlar olup çok zorlu şartlar altında çalışıyorlar. Allah yardımcıları olsun. Ancak yurt dışında ki seyisler gibi bizim burada ilgi görmedikleri için fazla tanıma tanışma şansımız olmuyor. O nedenle işin mutfak kısmını bilemiyorum. Antrenörler ise bu işin at haricinde ki 1 numarasıdır. Çünkü taylığından beri onunla ilgilenen, ne yediğini , ne içtiğini bilen ve nasıl koşması gerektiğini bile öğreten onlardır. Ancak bu dediklerim diğer ülkelerde geçerlidir. Bizim ülkemizde ise belli başlı birkaç usta antrenörlerimiz dışında benim gördüğüm sanki dışarıdan bir adam muamelesi görüyor. Bunun nedeni ise her şeyi çok iyi bildiklerini düşünen iki tay satın aldı diye attan anladığını sanan at sahipleridir . Antrenör’e nereyi koşması gerektiğini söylersen o adamda işini yapamaz tabiî ki ve hiçbir zaman da istediğimiz seviyelerde olamayız. Bizim antrenörlerimizin de yarış tutkusu. Sürekli yarış koşma sevdası ve bilinçsiz mesafe pist tercihlerimiz bunlar düzelmesi gereken belli konular. Jokeylerimizin ise dünya çapında standartlarında olduğunu düşünüyorum. Çok döverek hırslı olarak değil de aklı ile yapıyolar bu işi. Ama jokeylerimizin de çoğunda profesyonellik yok. İşine sadıklık kalkarsın İrlandaya gidersin seyislik yaparsın buraya gelip krala çamur atarsın sonra da bizden at alıyorlar dersin bunlar ilginç şeyler (:
A.Kandemir : Sence atçılığımızın durumu veya atlarımızın kalitesi ne vaziyettedir ? Yurt dışı yarışları yakından takip eden biri olarak aramızdaki farklar nelerdir?
K.Özbay : Saygısızlık olmasın ancak ortada gerçekten büyük bir fiyasko var dünya ile karşılaştırıldığında. Her seferinde Avrupa’nın en iyi 4 ülkesi arasındayız diyoruz ama nedir o sıralamaya giren ülkeler (: İngiltere,İrlanda ve Fransa ilk 3 bu cepte. 4 kim Türkiye’mi ? Almanya nerede, İtalya nerede ? Bu tip şeyler ile sadece kendimizi kandırıyoruz. Ki kaldı ki bunun dünya çapı var. Japonya, Avusturalya, Amerika bunların hepsi bizden çok üstün ülkeler gerek atları ile gerekse de yetiştiricilikleri ile. Yetiştiricilik bu işin birinci olayıdır ve bizde yetiştiricilik belli kişiler haricinde yapan yok. Yarışçılık ? Yüksek ikramiye dağıtmakla olmaz ki bu işler. Sen her yeni gelecek ata, kısrağa kısıtlama koyarsan ve foal’lara ikramiyeleri düşürürürseniz hiçbir yol da kat edemezsiniz…
A.Kandemir : Bütün bunları söyledikten sonra elinde sihirli bir değnek olsa sektörde neleri düzeltmek isterdin?
K.Özbay : Sistemi komple değiştirmek isterdim. Herşeye sıfırdan başlanılsın ne olacak ki ? Zaten 20 sene gerideyiz hiçbir şey fark etmeyecektir.
A.Kandemir : Pedigri ile yakından ilgilenen biri olarak elimizdeki ingiliz aygır stoğuna nasıl bakıyorsun? Özel hara sahipleri ilk kez TJK aygırlarının kalitesine yaklaştılar? Bu konu hakkındaki görüşlerin neler?
K.Özbay : Pedigriyi sen gibi değerli abilerimizin öğrettiği birkaç bilgi ile kendi bildiğimiz doğrultusunda takip etmeye çalışıyorum. Her şeyden önce bizim aygırlarımız yaşlı gerçekten. Tjk’nin elinde ki aygırların hepsi yaşlandı. Onların çoğu kısmının artık emekli bile olması gerekiyor. Öte yandan biz sürekli Avrupa’yı yakalamaya çalışıyoruz. Bizim en iyi koşularımız hep çim pistte ve genetiği gereği çim pist aygırları olması gerekmiyor mu ? Bizim geçtiğimiz seneler de aldığımız zaman şöyle aygır aldık diye duyduğumuz atların çoğu Amerika menşeyli. Ki Amerika aygırları olsun atlarının performansları olsun hepsi kum pist aşığıdır. Nasıl bir çeliş ki bu ? Kum pist atını çim pistte koşarsan yada yavruları sürekli kum pistte başarılı olmuş bir aygır’ı çim pist aygırı diye getirirsen tabiî ki bu göz boyama olur. Özel hara aygırları ise geç olmuş bir olay olsa bile buna cesaret eden herkesi buradan kutluyorum. Ülkemiz standartlarında iyi olabilecek bir çok isim var ve bu sezonda gelecekler. Ümit ediyorum ki çok daha iyi aygırlar görürürüz.
A.Kandemir : Yeni sezonda veya genç aygırlar içinde ümitli olduğun isimler nelerdir? Sence son 10-15 yılda atçılığımıza en faydalı aygır veya aygırlar hangilerdir?
K.Özbay : Avrupa ‘nın kokusunu içine çekmiş Native Khan ve Toruk Macto çok iyi işler yapabilirler diye düşünüyorum. En azından ülkemiz için hem genç hemde sağlıklı aygırlar olacaklar.Öte yandan Taliphan emekli oldu diye biliyorum oda ileride mutlaka katkı sağlayacaktır. Son senelerin bana kalırsa en büyük aygırı o kadar sorunlarına , yaşlanmasına ve hastalanmasına rağmen geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Red Bishop ’tur. Öte yandan Bosporus özel aygırların yolunu açan isim oldu bir bakıma.
A.Kandemir : Elinde 10 milyon dolar bütçe ile aygır komisyonunda olsan hangi aygırları veya hangi kan hatlarını ülkemize transfer etmek istersin?
K.Özbay : O kadar çok isim var ki (: Ben biraz da olsa kendi kan hattımızı kurmamız gerektiğini düşünüyorum. Mesela Karayel kolu tamamen bunu hak ediyordu. Bize çok iyi uyduğunu düşündüğüm Orotorio olabilir, Lawman olabilir bizim alabileceğimiz düzeyde. Mastercraftsman olabilir. Emre abinin yazısında da okumustum Helmet olabilir hatta kesin olmalı.
A.Kandemir : İmkanın ve zamanın olup bir kısrak alacak olsan hangi ismi almak istersin (Yurtiçi-Yurt dışı olabilir)
K.Özbay : Neyim var neyim yok herşeyi satıp Rags To Riches’î almak isterdim. Öyle çok seviyorum ki o kısrağı (:
A.Kandemir : At yarışları ile ilgili unutamadığın bir anın varsa bizimle paylaşır mısın?
K.Özbay : Bahis açısından yada izleme açısından öyle çok belirgin bir anım yok.
A.Kandemir : Bir yarışlığına jokey olsan hangi ata binmek isterdin ?
K.Özbay : Yetişemedim ama Bold Pilot diyebilirim. Bu sene 20 yaşında olmasına rağmen ne kadar müthiş bir at olduğunu jübilesinde herkes gördü. İzlediğim ve binmek istediğim at Champs To Champs kesinlikle. Benim izlediğim en görkemli at (:
A.Kandemir : Televizyonda atçılık ile ilgili beğendiğin veya beğenmediğin programlar hakkındaki düşüncelerin nelerdir? At yarışı kanallarımızda ki programları yeterli buluyor musun? Sen bu tip kanallarda yönetici olsan neler uygulamak istersin ?
K.Özbay : Elimden geldiğince TayTv de ki birkaç programı takip etmeye çalışıyorum. Şimdiler de başlayan Sadun hoca ve Şair ağbeyin programları benim için seyir zevki en yüksek programlar. Tahmin içerikli programları sevmiyorum. Her hafta sonu merakla izlediğim Son Düzlük programı var. Ama ben olsam yetiştiricilikle ilgili programları daha fazla yapmaya çalışırım. Çok değerli pedigri bilen ağabeylerimiz , hocalarımız var onların bilgilerinden canlı faydalanmak daha farklı olur. Öte yandan tanınmış isimlerin camiada ki katılabileceği her hafta siyaset meydanı tarzında sadece at üzerine olan programları yapmaya çalışırdım. Jokeyler, At sahipleri , Antrenörler sadece özel günlerde değil de farklı günlerde bir araya gelip tartışabilecekleri belki de anılarını anlatabilecekleri programları izlemeyi tercih ederim.
A.Kandemir : Avrupada meşhur bir soru vardır. Twitterda yogun istek üzerine sormak isterim. Sana göre Frankel mi yoksa Sea The Stars mı daha iyiydi ?
K.Özbay : Ben Sea The Stars’cıyım (: Her mesafe de kazanabilen, aynı sene içerisinde kazandığı Grup1 koşuları tarihte üst üste başarabilen yok diye biliyorum.Seyir zevki açısından bana daha keyif veriyordu.Ama son yüzyılın en büyük atı Frankel’dir.
A.Kandemir : En beğendiğin eküri ?
K.Özbay : Atman Ekürisi.
A.Kandemir : En beğendiğin jokey ?
K.Özbay : Halis Karataş.
A.Kandemir : En sevdiğin ingiliz atı ?
K.Özbay : Dinyeper.
A.Kandemir : En sevdiğin arap atı ?
K.Özbay : Özgünhan.
A.Kandemir : En sevdiğin aygır ?
K.Özbay : Red Bishop.
A.Kandemir : En sevdiğin kısrak ?
K.Özbay : Freezone .
A.Kandemir : Unutamadığın yarış ?
K.Özbay : 2008 Erkek Tay Deneme Maracaibo’nun zaferi. Hala gözlerimin önünde.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi yaşlı ingiliz atı ?
K.Özbay : Kuloğlu diyebilirim. Ama en çok etkileyen Aracı ekürisinin ILLUSIONIST ‘i oldu.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi 3 yaşlı ingiliz atı ?
K.Özbay : Taliphan.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi uzun mesafe ingiliz atı ?
K.Özbay : Taliphan.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi sprinter ingiliz atı (kısa-orta):
K.Özbay : White Ram.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi arap atı ?
K.Özbay : Uçanoğlu.
A.Kandemir : 2013 yılının en iyi ingiliz atı ?
K.Özbay : Taliphan.
A.Kandemir : 2013 yılının en başarılı ingiliz aygırı?
K.Özbay : OKAWANGO . Açıkcası bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordum.